YAZARLARLA RÖPORTAJ / HAKAN BİROL SORUYOR
KIYMETLİ YAZARLARIMIZ CEVAPLIYOR
www.hakanbirol.com
Merhaba değerli okuyucularımız. Her hafta bir yazarla röportaj köşemizde bu hafta “Çocuklar İçin Zorlayıcı Davranışları Dengeye Getiren Metaforik Hikayeler Yazmak kitabıyla tanıdığımız “Nihal Altunsüzer” var.
Merhabalar Nihal Hanım, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize kendiniz ve ilgi alanlarınız hakkında bilgi verir misiniz? Teşekkürler
Merhaba! Ben Nihal Altunsüzer. Adana’da doğdum, evliyim ve iki harika oğlum var. Bir de bize eşlik eden sevimli kedimiz Mokşa var.
Çukurova Üniversitesi İngilizce Fizik Bölümünden 2002 yılında mezun oldum. Ancak, bilim dünyasında kalmak yerine iş dünyasının cazibesine kapıldım ve 2005 yılında aynı üniversitede İşletme yüksek lisansımı tamamladım. Gıda ve elektronik sektörlerinin dev şirketlerinde 16 yıl boyunca yöneticilik yaparak, küresel markalar için çığır açan satış ve pazarlama stratejilerine imza attım.
2012 yılı benim için bir dönüm noktası oldu. Kendimi bulma yolculuğuna çıktım ve yerli-yabancı birçok eğitim aldım. Uluslararası Koçluk Federasyonu (ICF) onaylı Profesyonel Yaşam Koçluğu eğitimini tamamladıktan sonra, insanların hayatlarına dokunmak ve onların potansiyellerini ortaya çıkarmak için koçluk yapmaya başladım.
Ocak 2022’de yayınlanan kitabım, yaratıcı zekaya ve etkileyici hikâyeler anlatma becerilerin olan hayranlığımın bir yansımasıdır. Organizasyonel büyümeyi teşvik eden ve karmaşık pazar dinamiklerini yönlendiren ekipleri yönetme konusundaki deneyimimi, koçluk ve hikaye yazma tutkumla birleştiriyorum. İnsanlara ve takımlara ilham vermek, onları potansiyellerini keşfetmeleri için cesaretlendirmek benim için büyük bir keyif.Onlara bu yolda danışmanlık yaparak ışık tutuyorum.
Halen Web sitem www.nihalaltunsuzer.com ve instagram hesabım @nihalaltunsuzer üzerinden okuyucularımla kaliteli bir iş birliği yürütmekteyiz.
“Metaforik Hikayeler Yazmak” kitabınızdan bahsedecek olursak eserinizde okuyucularımızı neler bekliyor?
Bu kitapta ise ulaştırmak istediğim 3 sihir bulunmaktadır. Kitabın sayfasını açtığınız anda aslında benden 3 dilek dilemiş oluyorsunuz.
1.İlki, hikâyelerin neden bu kadar güçlü olduğu ve bunun üzerine yapılan bilimsel çalışmalar,
2.İkincisi aile içinde hikâye anlatmanın önemi ve bağlanma teorisine katkısı
3.Üçüncüsü metaforun gücü ile zorlayıcı davranışları dengelemenize yardım edecek etkili hikâyeler yazabilmeniz ve onları anlatabilmeniz için ipuçları.
Kitabınızın ortaya çıkış öyküsünü anlatabilir misiniz? Fikir nasıl doğdu, kitabın ismine nasıl karar verdiniz, yazma süreci nasıl gelişti, yazarken uyguladığınız belli rutinler veya ritüeller var mı?
Hikâyelerin dönüştüren gücünü ilk olarak küçük oğlumun zorlayıcı davranışlarını dengeye getirirken kullandım. Buradan aldığım cesaretle öğrencilerim ile yaptığı seanslarda da denedim. Hem onları hem de anne babalarını zorlayan davranışlarını dengeye getirdiğini görünce de bunun üzerine mutlaka gitmeliyim dedim. Özellikle ailelerin kendi kutsal ve şefkatli çemberlerinde bu gücü nasıl kullanabilecekleri ile bir dizi yöntem araştırması içine girdim. Araştırdıkça, sayısız çalışma, makale ve kitap keşfettim.
Bununla ilgili ailelere, çocuklarla çalışan profesyonellere eğitimler verdim. 2020 yılında yaşanılan olağanüstü durum nedeniyle seminerlerimle ulaşamadığım çocuklara, şimdilik benim, sonra sizin olacak ve bu kitapta nasıl yazıldığını bulacağınız sihirli hikâyeleri ulaştırma istediği ile bu kitaba başladım. İşte bu isteğim neticesinde, çeşitli yöntemlerin, bilimsel araştırmaların ve dalından yeni kopmuş yepyeni hikâyelerin harmanlanmış hali ile karşınızdayım.
Peki sizce bir hikâye yazarken nelere dikkat etmeliyiz? Hangi aşamalar önemlidir yazma sürecinde?
Hikâye yazarken öncelikle bazı temel unsurlara dikkat etmeliyiz. İlk olarak, güçlü ve ilgi çekici bir konu seçmek önemli. Konu, okuyucunun ilgisini çekecek ve merak uyandıracak şekilde olmalı. İkinci olarak, karakterlerin derinlikli ve inandırıcı olması gerekiyor. Okuyucular, karakterlerle bağ kurabilmeli ve onların hikayesiyle empati yapabilmelidir. Son olarak, hikayenin akıcı bir dili ve iyi bir anlatım tarzı olmalı. Okuyucuyu içine çeken bir üslup, hikayenin başarısında büyük rol oynar.
Hikaye yazma sürecinde genellikle üç aşama bulunur:
- Planlama: Bu aşamada hikayenin konusu, ana teması, karakterleri ve olay örgüsü belirlenir. Bir taslak oluşturmak, hikayenin akışını düzenlemek için faydalı olabilir.
- Yazma: Planlamanın ardından, hikayenin yazımına başlanır. Bu aşamada, hikayenin başlangıcı, gelişme bölümleri ve sonucu yazılır. Yazarken, akıcı ve etkileyici bir dil kullanmaya özen göstermek önemlidir.
- Düzenleme: Yazım tamamlandıktan sonra, hikaye gözden geçirilir ve düzenlemeler yapılır. Dil bilgisi hataları düzeltilir, anlatım bozuklukları giderilir ve hikayenin akışı kontrol edilir.
“Dijitalleşmenin “edebiyata” etkisi nedir? İyi ve kötü yanlarını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Dijitalleşimin edebiyat üzerindeki etkileri oldukça geniş kapsamlı. Öncelikle, dijitalleşme sayesinde kitaplara erişim çok daha kolay hale geldi. Eskiden bir kitabı bulmak için kütüphanelere gitmek ya da kitapçılarda saatlerce aramak gerekirdi. Şimdi ise internet üzerinden saniyeler içinde binlerce kitaba ulaşabiliyoruz. Bu durum, özellikle okuma alışkanlığı olmayan ya da kitaplara erişim imkanı kısıtlı olan kişiler için büyük bir avantaj sağlıyor.
Bunun yanında, dijital platformlar bağımsız yazarlar için de harika fırsatlar sunuyor. Eskiden bir kitabı yayımlatmak için büyük yayın evlerinin kapısını aşındırmak gerekirdi. Ancak şimdi, yazarlar kendi kitaplarını dijital olarak yayımlayabiliyor ve doğrudan okuyucularına ulaşabiliyor. Bu da edebiyat dünyasında daha fazla çeşitliliğin ve yenilikçiliğin önünü açıyor.
Tabii ki dijitalleşmenin bazı olumsuz yönleri de var. Örneğin, dijital ortamda yayımlanan eserlerin telif haklarının korunması daha zor olabiliyor.
Ancak genel olarak baktığımda, dijitalleşmenin edebiyata çok olumlu katkılar sağladığını düşünüyorum. Edebiyatın daha geniş kitlelere ulaşması, daha fazla insanın okuma alışkanlığı kazanması ve yazarların daha özgür bir şekilde eserlerini paylaşabilmesi açısından büyük bir devrim yaşanıyor diyebilirim
Yazmak başlı başına cesaret isteyen bir iştir. Yazmak isteyen ama nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için önerileriniz var mı?
Evet, gerçekten yazmak büyük bir cesaret gerektirir. Çünkü yazmak, insanın iç dünyasını, düşüncelerini, hayallerini açık etmesi demektir ve bu da bazen oldukça ürkütücü olabilir. Kendinizi tüm dünya karşısında sorguya çekiliyor gibi hissedebilirsiniz. Eleştiri alabilirsiniz haklı ya da haksız. Beklediğiniz etkiyi yaratamayabilirsiniz. Ama nefesinizi tutup ilk olarak kitabı kimlere adadığınız o ilk sayfayı yazarak başlamanızı öneririm. Orada yazan kişilerin varlığı sizi motive edecektir.
Bunun dışında yazmaya başlamak isteyenlere öncelikle şunu söylemek isterim: Kendinize karşı nazik olun. Her şeyden önce, yazmanın bir süreç olduğunu unutmayın ve kendinize zaman tanıyın. İlk başta mükemmel olmak zorunda değilsiniz. Aslında hiçbir zaman mükemmel olmak zorunda değilsiniz. Yazdıkça gelişirsiniz, büyürsünüz.
İlk adımı atmak için kendinize sevdiğiniz bir konu seçin. Bu, sizi en çok heyecanlandıran, düşündüren ya da duygulandıran bir şey olabilir. Yazmak, sizin için bir keşif yolculuğu olsun. Kaleminizi ya da klavyenizi elinize aldığınızda kendinizi rahat hissedin. İster kısa hikayeler, ister şiirler, ister günlük yazılar olsun; önemli olan yazmaya başlamaktır.
Ve belki de en önemlisi, yazdıklarınızı paylaşmaktan korkmayın. İlk başta yakın arkadaşlarınızla ya da ailenizle paylaşabilirsiniz. Geri bildirim almak, gelişmenize yardımcı olur. Ayrıca, başkalarının yazdıklarını okumak da size ilham verebilir. Sevdiğiniz yazarları, blogları, makaleleri okuyarak kendi yazma tarzınızı geliştirebilirsiniz.
Unutmayın, herkesin anlatacak bir hikayesi vardır ve sizin hikayeniz de çok değerli. Cesaretinizin kırılmasına izin vermeyin ve yazmaya devam edin. Çünkü yazmak, kendinizi ve dünyayı daha iyi anlamanın harika bir yoludur.