YAZARLARLA RÖPORTAJ / HAKAN BİROL SORUYOR
KIYMETLİ YAZARLARIMIZ CEVAPLIYOR
www.hakanbirol.com
Merhaba değerli okuyucularımız. Her hafta bir yazarla röportaj köşemizde bu hafta “Güzel Şeyler Kalpten Gelir” kitabıyla tanıdığımız “Şeyda BOZKURT” var.
Merhabalar Şeyda Hanım, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize kendiniz ve ilgi alanlarınız hakkında bilgi verir misiniz?
28 Ağustos 1990 tarihinde İstanbul’da doğdum. Aslen Erzurumludur. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Peyzaj ve Süs Bitkileri bölümü mezunudur. 2005 yılının 6 ve 8 Ekim tarihleri arasında Beyoğlu Belediyesi’nin düzenlediği İstanbul-Türkiye adına Uluslararası Akdeniz ülkeleri arasında gerçekleşen “Gençlerle Mimarlık Atölyesi Yarışması/Mimari Tasarım’’ adlı projenin yarışmasında birinci oldu. Sanatın birçok dalı ile ilgilendi. Resim, dans ve tiyatro ve resim yarışmalarında dereceler aldı. 2013 yılından itibaren özel sektörde bir ithalat firmasında satış temsilcisi olarak çalışmaktadır. İlk şiir kitabı “Güzel Şeyler Kalpten Gelir” Mayıs 2023 yılında yayınlanmıştır. İkinci kitabı şiir antoloji “Vâveylâ” ise Eylül 2023 yılında yayınlanmıştır.
“Güzel Şeyler Kalpten Gelir” kitabınızdan bahsedecek olursak eserinizde okuyucularımızı neler bekliyor?
Kitabım bir şiir kitabıdır. Öncelikle duyguların ve değer yargıların yoğun olarak anlatıldığı bir kitaptır. Bana göre, insan önce kendini keşfetmeli ve tanımalıdır. İnsan kendini keşfettiğinde ve kendini tanıdığında hayatta, ilişkilerinde ve kurduğu bağlarda daha verimli oluyor. Günümüzde değer yargıların, bağların ve ilişkilerin zayıf olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Bu yüzden de görselliğin ön plana çıkıp duyguların geride planda kalmasından dolayı, bu kitapta hayatı, aşkı, evreni, doğayı, çocukları, anneleri, babaları her bir açıdan şiirin büyülü duygusuyla anlattım. Bence insan hayatta fiziksel olarak beslendiğinde gibi ruhen de beslenmesi ve kalben doyması gerekmez mi? Bu yüzden ben şiir ve edebiyatın insanın kalbini besleyen ve doyuran bir olgu olduğunu düşünüyorum.
“Aşkın en kor halinde bile ayrıntılara takılıyor kalp. Aşkın heyecanını yaşarken bile korkularımız hep vardır ve fazlasıyla hatırlatır kendini.” Çok güzel ifade etmişsiniz. Peki, size göre aşkın tarifi nedir?
Klasik bir cevap olacak ama bence aşkın tarifi yok. Hatta aşkın henüz bir tarifini bulamadım. Yaşadım, yaşayanları izledim. Bazen hayallerde bazen de şiirlerimde yaşattım. Aşk umarsızca yaşanır! Çok fazla soru soramazsın kendine ve neden aramazsın. Kime âşık olacağını da seçemezsin; aşk seni seçer. O seni seçtiğinde onun esiri olursun ve sana varlığıyla kendini hissettirir. Aslında aşk benimle bir bütündür. Duygularını ve değer yargılarına yoğun olarak yaşayan bir yapıya sahip olduğumdan, hayatındaki tüm sosyal uğraşlar ve hayatıma değer katan bütün olgular benim için aşktır. Adımın anlamını taşıdığımı düşünüyorum. Şeyda demek; aşk demek, aşkın bülbülü ve tutku demektir. Ben değer yargılarına, sevgiye ve insani tüm değerlere önem veren bir insanım. Aşk, hayatım ile tamamen bir bütün halinde ve tüm değer yargılarım ile var olan bir duygudur.
Şiir de bir aşktır. Şiir yazmak ilham ister. Sizin en büyük ilham kaynağınız nedir?
Şiir insanın kalbini besleyen en güzel duygudur. 20 yıldır yazan biri olarak aslında ilham bana gelmiyor, ilham benim içimde benimle her yerde. Yolda giderken bir şeyle uğraşırken, etrafı doğayı izlerken her an her yerde benimle. Artık bana ilham gelmiyor artık ben ilhamın ta kendisiyim. Her an her yerde yazmaya müsait kalemim.
“Dijitalleşmenin “edebiyata” etkisi nedir? İyi ve kötü yanlarını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Okumaya yönelik her şey benim için önemli ve gereklidir. Şimdi ki zamanda dijital ortamlarda istediğiniz yazarı veya kitabını okuma şansınız tabi ki oluyor. Fakat kitaba dokunma duygusu bir başkadır. Ben kitapları okurken onları yaşıyorum. Yaşadığım tüm duyguları o kitabın içine dolduruyorum. Bu yüzden bu huyumu sevmesem de hayatta her şeyi paylaşan ben kitaplarımı paylaşmıyorum. Ayrıca Edebiyat adına emek vermiş olan tüm yazarların ve şairlerin kitaplarının emeğe destek olmak adına realde temin edilmesi taraftarıyım. Benim kütüphanemde de aşağı yukarı 350-400 kadar bir kitap bulunmaktadır. Her konuda destek vermeye ve edebiyatı destekleyen çalışmalarda her zaman var olacağım. Son olarak söyleyeceğim, teknoloji ve dijital ortam doğru kullanıldığı sürece çok faydalı olacaktır.
Yazmak başlı başına cesaret isteyen bir iştir. Yazmak isteyen ama nasıl yazmaya başlaması gerektiğini bilmeyenler için önerileriniz var mı?
Evet. Yazmak cesaret isteyen bir iş ama ben yazmanın insan hayatında bir dönüm noktasından sonra var olduğuna inanıyorum. Sağlam bir izden sonra, insanın yaşantısında yetersiz kalanları için kalbini döktüğü ve doldurduğu yerdir. Yazmak kalbimizin sığınağıdır. Bu yetenek olmakla birlikte zamanla kazanılan da bir yaratıcılıktır. Bazılarımıza bu yetenek doğuştan veriliyor, bazılarımız bunu sonradan kazanabiliyor. Sürekli yazmak kalemini kuvvetlendirir, sürekli okumakta kelime haznemizi güçlendirir. Tavsiyem şu yöndedir, okumaya ve yazmaya devam etmek lazımdır. Bir iş tekrar edildiğinde asla unutulmuyor ve daha da geliştiriliyor. Nasıl bir dil öğrenirken tekrar ile unutulmuyorsa ve yeni kelimeler öğrenildiğinde geliştirilebiliyorsa. Okumak ve yazmak da süreklilik halinde ilerleyecek ve gelişecektir.
Yazmak ve okumak dışında vaktinizi nasıl geçirirsiniz?
Hayatımda büyük bir yer verdiğim okumak ve yazmak dışında, resim yapmayı seviyorum. Akrilik boya, yağlı boya ve karakalem çalışmalarım var. Daha önce bu alanlarda da resim yarışmalarına katıldığım oldu. Bununla birlikte bir şiir ekibimiz var. Her ayın bir gününü seçip o gün için şiir dinletisi ve söyleşi programımı yapmaktayız. Bu tarz programları sosyal hesaplarımızda da düzenlediğimiz oluyor. Gayet keyifli akıcı oluyor, herkesin duygularına doymuş oluyor.
En son okuduğunuz kitap nedir? Fethiye Haber okurlarına tavsiye edebileceğiniz kitap ya da kitaplar var mıdır?
En son okuduğum kitap Türk Edebiyat Klasiklerinden Sayın Üstat Şinasi Bey’in ‘’Şair Evlendirmesi’’ kitabıdır. Şinası Bey, çağdaş bir edebiyatta tiyatro türünün gerekliliği anlamış ve bu eseri ortaya koymuştur. Gayet keyifliydi, hatta ben üç sene tiyatro oynadığım için, kitabı okurken ‘’bu oyunu oynama şansım olsaydı’’ dedim. Gerçekten çok mutlu olurdum ve benim için büyük bir onur olurdur. Kitaplar ile ilgili olarak genel tavsiyem Türk Edebiyatı Klasikleri, Dünya Klasikleri ve Modern Klasikleri okunmalarıdır. Bunun yanında en sevdiğim kitap Sayın Üstat Zülfü Livaneli’nin ‘’Serenad’’ romanıdır. Beni başka bir hayalin içine taşıyan ve çok etki bırakan bir kitaptı. Şair olarak bende kocaman bir dünya kuran Attila İlhan’dır. Şiir’i onunla tanıdım ve onunla sevdim. Bununla beraber divan edebiyatını da çok önemserim, ayrı bir ruh katar. Onun dışında bizim şairlerimiz ve yazarlarımız güzel eserleri olmakla birlikte ilk önce kendi kalemimizi ve edebiyatımızı tanımamız gerekir ve tabi ki dünya edebiyatından da asla geri kalmamalıyız.
Ülkemizdeki okuma oranları hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Gözlemleriniz doğrultusunda genç nesle bakış açınızı özetleyebilir misiniz?
Hayat bir denge üzerindedir. Bizler bu dengeyi koruyamıyoruz, bu yüzden bazı şeylere sahip olurken bazı şeyleri maalesef ki yitiriyoruz. Daha önce de belirttiğim gibi teknoloji doğru kullanmak var ama maalesef bundan yoksun bir toplumuz. Okuma oranlarında teknolojinin ön plana çıkması ile biraz düşüş yaşandı. En azından ülkemizde roman okunuyor, şiir okuma oranı çok düşük. Ben bu düzenin değişmesi için elimden geleni yapıyorum. Yeni nesil olarak teknolojinin kölesi gibiyiz. Modern düzen içinde değer yargılarından yoksun bir nesil geliyor. Artık günümüzde insanlar arasında iletişimin azaldığı bir dönemde yaşarken ki belki dünyanın dört bir yanında bu durum söz konusudur. Yani konuşarak iletişim kuramadığımız bir düzenin içinde okuma oranlarının düşmesi bence çok normal. Umarım bizler gibi mücadele eden insanlar okumanın, iletişimin insanlar arasında ki ilişkilerde ve bağlıklarda ne kadar önemli bir yeri olduğunu tekrar hatırlatabiliriz. Çünkü insan her zaman öğrenmeye açık bir yapıya sahiptir. Doğamızda olan okuma ve öğrenmeden asla vazgeçmemeliyiz. Bizi insan yapan duyguları asla terk etmemeliyiz.
Sizlere de ayrı teşekkür ederim. Sesime ses olduğunuz için…
Değerli Şeyda Hanım, bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. En kısa zamanda yeni eserlerinizi de okuyabilmek dileğiyle…