YAZARLARLA RÖPORTAJ / HAKAN BİROL SORUYOR
KIYMETLİ YAZARLARIMIZ CEVAPLIYOR
Merhaba değerli okuyucularımız. Her hafta bir yazarla röportaj köşemizde bu hafta “Çekmece” kitabıyla tanıdığımız ” Hasan KILIÇ” var.
Bize kendiniz ve ilgi alanlarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Ben, edebiyatla yoğrulmuş bir yolculuğun içerisinde, kelime denizinde kendi izlerimi bırakmaya çalışan bir yazarım. Yazın serüvenime başlamadan önce, çeşitli sosyal olaylar ve insan ilişkilerine dair derin gözlemler yaparak, düşüncelerimi kelimelere dökmeye olan tutkum beni sarhoş etti. Bu tutku, güncel olaylara ve insan yaşamının karmaşıklığına duyduğum derin ilgiyi içeriklerime yansıtarak, eserlerimde iz bırakan temaların filizlenmesine yol açtı. Edebiyat benim için sadece bir kelime oyunu değil, aynı zamanda insanın iç dünyasına dokunma, duygusal derinliklere ulaşma ve okuyucuya düşündürme sanatıdır. Yazma sürecim, kelimeleri özenle seçerek, duygusal bir bağ kurmayı ve okuyucularımın iç dünyasında derin izler bırakmayı amaçlar. Bu sanatın içinde var olma çabam, kelimelerin büyülü dansını izleyen okuyucularıma içsel bir yolculuk yaşatma amacını taşır.
Güncel olaylara ve insan ilişkilerine beslediğim ilgi, eserlerimdeki karakterlerin ve olay örgülerinin gerçekçi bir şekilde hayat bulmasına katkı sağlar. Bu sayede, okuyucularımın eserime adeta dokunabilmelerini ve kendilerini hikâyenin içinde bulmalarını amaçlarım. İnsanın karmaşık duygusal dünyasına odaklanmak, yazdığım öykülerin temel motivasyonunu oluşturur. İlk öykü kitabım “Çekmece” ile edebiyat dünyasında ilk adımımı attım. Dergilere yazdığım öykülerle de kelimelerimi geniş kitlelere ulaştırmaya çalışıyorum. Birkaç yarışmada elde ettiğim dereceler, beni daha fazla yazmaya teşvik ediyor ve bu yolda ilerlememi sağlıyor. Ancak bu başarılar, benim için sadece birer kilometre taşı; çünkü edebiyat, her daim öğrenmeye, keşfetmeye ve kendini yenilemeye açık bir serüvendir.
“Çekmece” kitabınızdan bahsedecek olursak, eserinizde okuyucularımızı neler bekliyor?
“Çekmece” kitabım, bir dizi kısa öyküden oluşan bir derleme. Bu öyküler, günlük yaşamın içinden alınmış anların derinliklerine inerek, okuyuculara çeşitli duygusal deneyimler sunmayı hedefliyor. İnsan ilişkilerinin karmaşıklığı, günlük hayatın rutini içinde gizlenmiş özel anlar ve olağanüstü durumlar, eserin temel taşlarını oluşturuyor. Her bir öyküde, karakterlerin içsel dünyalarına bir pencere açarak, okuyucuların empati kurmalarına ve kendilerini hikayenin bir parçası gibi hissetmelerine olanak tanımaya çalışıyorum. Eser, sıradan görünen anların ardında yatan derinlikleri ve insan ilişkilerinin karmaşıklığını keşfetmeye davet ediyor.
Aynı zamanda, öyküler aracılığıyla günlük yaşamın sıra dışı anlarını ve olayların içsel etkilerini ortaya koymayı amaçlıyorum. Her bir öykü, okuyucunun kendi yaşantısıyla bağ kurmasına olanak tanıyacak bir çeşitlilikte ve zenginlikte duygusal deneyimleri içeriyor.
“Çekmece” kitabı, benim bakış açımdan hayatın içindeki güzellikleri, zorlukları ve derinlikleri keşfetmeye bir davet. Umarım okuyucular, bu öyküler aracılığıyla kendi duygusal yolculuklarını yapar ve her bir sayfada yeni bir keşif yaşarlar.
Yazdığınız metinlerin öykü olması bilinçli bir tercih mi? Başka türlerde de yazıyor musunuz?
Öykü yazmak, karakter gelişimi, olay örgüsü ve duygu yoğunluğu gibi unsurları içinde barındıran bir formattır ve bu, benim için yaratıcı bir özgürlük sağlar. Evet, öykü yazmak benim bilinçli bir tercihimdir, ancak yazma pratiğimi çeşitlendirmek adına başka türlerde de eserler ortaya koyuyorum. Özellikle, şiir ve senaryo yazma pratiği benim için önemli bir yer tutar. Şiir yazmak, duygusal derinlikleri kısa ve etkili bir şekilde ifade etme imkânı sağlar. Kelimelerin ritmik düzeni içinde duygu ve düşünceleri aktarmak, benim için bir tür terapi ve yaratıcılık alanıdır. Şiir, dilin özgürlüğünü ve ifade gücünü en yoğun şekilde kullanmama olanak tanır. Aynı zamanda, senaryo yazmak da benim için büyük bir heyecan kaynağıdır. Karakterlerin gelişimi, diyaloglar ve olay örgüsü üzerinden bir hikâyeyi anlatma, beni farklı bir yaratıcı sürece yönlendirir. Görsel bir dünya yaratma ve karakterlerin içsel yolculuklarını aktarma, benim için yazma sürecinde heyecan verici bir deneyimdir. Bu çeşitlilik, yaratıcılığımı genişletmeme ve farklı ifade biçimlerini keşfetmeme olanak tanır. Her bir tür, benim bakış açımı çeşitlendirmeme ve yazma pratiğimi zenginleştirmeme yardımcı olur.
Yazmanın sizdeki tarifi nedir? Bize bunu biraz anlatır mısınız?
Yazmak, benim için kelimeler aracılığıyla içsel bir keşif ve duygusal ifade yolculuğudur. Bu süreç, benim iç dünyamı anlama ve dış dünyayla etkileşimde bulunma biçimimde önemli bir rol oynar. Duyguları, düşünceleri ve deneyimleri kelimelerle buluşturarak, kendimle derinlemesine bağlantı kurma ve içsel bir keşif yapma şansı bulurum. Yazarken, duygusal derinlikleri ifade etmek ve düşüncelerimi netleştirmek adına kelimeleri özenle seçerim. Bu süreç, içsel bir diyalog kurma ve kendimle yüzleşme fırsatı tanır. Yazma, duygusal bir terapi gibi işlev görebilir, zira içsel dünyamdaki karmaşıklıkları anlamama ve ifade etmeme yardımcı olur. Aynı zamanda, yazmak benim için bir okuyucuyla bağ kurma çabasıdır. Yazdıklarımı paylaşarak, okuyucularla duygusal bir bağ kurma ve ortak bir anlam alanı oluşturma amacını taşırım. Bu, kelimelerin gücünü kullanarak insanlar arasında bir köprü kurma çabasıdır. Sonuç olarak, yazma süreci benim için hem içsel bir keşif aracıdır hem de dış dünyayla iletişim kurma biçimimdir. Bu süreçte kelimelerle dans etmek, duygusal zenginlikleri ifade etmek ve okuyucuyla paylaşmak, benim yazma deneyimimin temelini oluşturur
Edebiyat gerçekten nerede yaşanıyor?
Edebiyat, her yerde ve her şeyde yaşanır. Gerçek dünyadan alınan esinlenmeler, edebiyatın var olduğunu ve yazarların çevrelerini, deneyimlerini veya duygusal bağlamdaki gözlemlerini kelimelere döktüğünü gösterir. Ancak edebiyatın gücü, yazarın hayal gücü ve yaratıcılığıyla birleştiğinde tam anlamıyla ortaya çıkar. Edebiyat, gerçek dünyadaki olaylardan, insan ilişkilerinden, doğadan veya toplumsal konulardan ilham alabilir. Ancak bu gerçeklik, yazarın kendi iç dünyası ve bakış açısıyla şekillenir. Yazarlar, yaşadıkları dünyayı kendi yaratıcılıkları ve deneyimleriyle yoğurarak benzersiz bir edebi evren oluştururlar. Edebiyatın varlığı, sadece somut gerçekliğe odaklı olmayan bir hayal dünyasının da var olduğunu gösterir. Yazarlar, kendi düşsel dünyalarını yaratırken, okuyuculara bu evrenlere adım atmaları ve farklı perspektiflerden bakmaları için bir fırsat sunarlar. Bu, edebiyatın, gerçek dünyanın ötesinde bir varlık haline gelmesini sağlar. Sonuç olarak, edebiyat her yerde ve her şeyde yaşanır; gerçek dünyanın yansıması olabilir, ancak aynı zamanda yazarın hayal gücü ve yaratıcılığının bir ürünüdür.
Dijitalleşmenin “edebiyata” etkisi nedir? İyi ve kötü yanlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dijitalleşme, edebiyata daha geniş bir erişim sağlıyor ve yazarlar için yeni platformlar sunuyor. Ancak bu durum, geleneksel yazma ve yayınlama süreçlerinde değişikliklere yol açabilir. İyi yanı, daha fazla okura ulaşma şansıdır; kötü yanları ise bilgi kirliliği ve nitelik kontrolü sorunları olabilir.
Yazmak ve okumak dışında vaktinizi nasıl geçirirsiniz?
Zaman buldukça seyahat etmeyi ve farklı kültürleri keşfetmeyi seven biriyim. Yeni yerler görmek, farklı insanlarla tanışmak ve geleneksel lezzetleri keşfetmek beni hem ilhamlandırır hem de kendimi yenilenmiş hissettirir. Seyahat, perspektifimi genişletmeme ve dünya üzerindeki çeşitliliği daha iyi anlamama yardımcı olur.Ayrıca, günlük yaşamın koşuşturmacasında denge sağlamak adına doğayla iç içe olmaya özen gösteririm. Yürüyüşe çıkmak, doğa yürüyüşleri yapmak veya sadece dışarıda zaman geçirmek, zihinsel rahatlama ve stres azaltma açısından önemlidir. Doğanın güzellikleri, yazma sürecimde ilham kaynağı olabilir ve zihinsel tazelik sağlar. Bunun dışında, sanat etkinlikleri, müzik dinleme, sinema ve tiyatroya gitme gibi kültürel aktivitelerle ilgilenirim. Bu etkinlikler, yaratıcılığımı canlı tutmama ve farklı sanat formlarıyla etkileşimde bulunmama yardımcı olur. Çeşitli ilgi alanlarımda zaman geçirmek, hem yazma sürecime farklı bakış açıları kazandırır hem de kişisel gelişimime katkı sağlar.
En son okuduğunuz kitap nedir? Fethiye Haber okurlarına tavsiye edebileceğiniz kitap ya da kitaplar var mıdır?
En son okuduğum kitap Kafka’nın Şatosu oldu. Okurlara tavsiye edebileceğim birkaç kitap var: “Sapiens” (Yuval Noah Harari), “Yabancı” (Albert Camus), ve “Yeraltından Notlar ” (Fyodor Dostoyevski).
Ülkemizdeki okuma oranları hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Gözlemleriniz doğrultusunda genç nesle bakış açınızı özetleyebilir misiniz?
Okuma oranları konusunda üzücü bir gerçek var; ancak genç neslin teknolojiyi etkin bir şekilde kullanarak kitaplara daha kolay erişebildiğini ve bu konuda daha bilinçli olduğunu gözlemliyorum. Gençler arasında edebiyata olan ilgiyi artırmak için çeşitli etkinliklere ve dijital platformlara olanak tanıyan girişimlere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Değerli Hasan Bey, bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. En kısa zamanda yeni eserlerinizi de okuyabilmek dileğiyle…
Ben teşekkür ederim. Yeni eserlerle buluşmak umuduyla, saygılarımla.