YÜRÜTME ERKİ İLE BULUŞMALARI SAĞLAMAK
Geçtiğimiz cumartesi günü Belediye Başkanı’mız Alim Kara ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Başkan, elinde birkaç özel sarılmış paketlerle Bahriye Üçok Belediye Halk Evi’mize çıkıp gelmişlerdi. Belli ki önceden kararlaştırılmış bir buluşma hareketi için oraya uğramışlardı.
Halk Evi bahçesinin kapısından girişleri sonrası çevredekileri selâmlamışlardı. Orada yolu üzerindeki masa ve sandalyelerinde oturmakta olan az sayıdaki kişilerle yine selâmlaşmış, onlar da kendilerini, masalarına söyleşmek için buyur edince, kayıtsız kalamamışlardı. Biz de o masaya bitişik sayılacak konumdaydık. Her zaman olduğu gibi yine kalabalık idik.
O Halk Evi buluşmalarımızda da belli kümelenmelerimiz oluyor. Bazılarımız eskiden beri gelen dostluk, arkadaşlıklarıyla olurken, başka türlü kümelenmelerimiz de oluşyordu. Çokçası biz de öylesi yeni oluşan kümelenmeyi yeğliyoruz. Nedenine gelince ise hemen açılımını yapıvereyim. Bizim o boyutlu buluşmalarımızdan değişik olanına, ben, “Felsefe Grubu” diye nitelerken, diğer küme üyesi arkadaşlar da artık öyle bilir oldular.
Bizim o “Felsefe Grubu “muz üyeleri birbirlerini Bahriye Üçok Halk Evi’ne gelip gitmeler sayesinde tanıyıp ilgi gösterir olmuşlardı. Zaman zaman da kümelenme sayımız öyle artar ki sürekli olarak bir önceki oturuş düzenimizi açar, genişletir dururuz. Diğer dost, arkadaş kümelenme üye kişilerinden bazıları genişleme oturuş düzenlerinin artış göstermesine, sayılarına yeni yeni eklenmeler oluşuna pek hoşnutlukla bakmıyorlar. Hatta benim öteden beriden selam verdiğim ve el ettiğim kişilerin eklenmelerini sesli olarak onaylamayanları bile çıkıyor. Ben de o kümelenme üyelerine açıklamada bulunuyor; o kişiler seçmenler olarak Halk Evi açılmasında kullandıkları oyları ile katkı sağladıklarını belirtiyorsam da oralı olmadıklarına tanık oluyorum. Adamların tuzu kuru(!).
Bizim “Felsefe Grubu “muz öyle değildir. Sürekli eklemleme olur. İçlerinde sivil toplum önde gelenleri, katılımcıları olduğu gibi örgütümüz delegeleri de vardır. Hepimiz de emekli kişileriz. İçimizde eli kalem tutmuş, kitaplar yazmış arkadaşlarımız da vardır. Çalışırken üst düzey görevlerde bulunmuş olanlarımız da yok değildir.
O yeni yeni bir araya geldiğimiz kişilerle yaptığımız söyleşilerde çeşitli düşünceler de ortaya atılır. Bazıları yerel yönetimin özellikle yerine getirebileceği türdendirler.
Biz de o yerel yönetim boyutuna omuz ve destek vermiş, işin merkez ve kırsal çalışma hareketine katkı sunmuş aile oluşumuzdan kaynaklı olarak ortaya çıkan önermelere, isteklere kayıtsız kalmama adına ilgileniyoruz. Geçen haftalar içinde Belediye Başkan Yardımcısı Oğuz Bolelli beyin makam konukları olduğumuza ilişkin bir yazım da bu köşede yer almıştı. Amaç hemen o istek ve önermelerimizin yerine getirilerek gerçekleştirilmesi elbet değil. Bir grup olarak hayal ettiklerimizin yaşama geçirilmesi konusunda ilgili yerel yönetim makamında konuşulabiliyor olmasını sağlamak idi. O tutuma öncülük etmiştim. Grup arkadaşlarımız sanırım o gidişimizden hoşnut kalmışlardır. O gidiş sıramızda Başkan Ankara’da imişler. Yerinde olsa idi kendilerinin yanına ille de azıcık olsun çıkmayı özellikle yeğlerdik.
O Halk Evi’ne Başkan’ın çıkıp gelmesi ve yakınımızdaki komşu masadakilerle söyleşmesi sırasında, ben de kayıtsız kalamadım; bizim masaya da uğraması konusunda kendileriyle işaretleştik.
İşte sonrasında da kümelenme sayımızın on kişiyi giderek aştığı o söyleşimizi gerçekleştirdik.
Başkan bizimle sanırım bir yarım saati aşan süre söyleşi ortamında bulundular. Kentimize ilişkin bilgiler verdiler. Yapılmış olan çalışmalar ile yapılması öngörülmüş hizmetler konusunda kısa, içten açıklamalarda bulundular.
O açıklamalarında kendilerini incitme, yaralama, yıpratma amaçlı; yalan yanlış, ötede beride çıkartılan söylemlere özellikle değiniverdiler.
İş ve işlemlerine ilişkin olarak da 75 müfettişin gelip gittiğini ve 275 sayfayı bulan teftiş yazılarında bir yasalara aykırı hareket, suç öğesi bulamadıklarını belirttiler.
Başkan elinde getirdiği özel paketi ilgilisine vermek üzere yanımızdan ayrılırken hepimize mutlu yeni yıllar dileğinde de bulundular.
Grup içinden, zamanında ilçede müdürlük yapmış olan arkadaşımız sonradan gelip yanıma otururken, kurguda benim parmağımın olduğunu belirtmeden geçivermemişlerdi. Ben de onu söylüyorum; hiçbir şey kendiliğinden oluvermiyor. İlle de birilerimiz ön alıp gidişata özellikle yön vermesi gerekiyor. Bu tutum da “bana neciliğin ötesinde” bir dava sahibiyseniz oluyor.
Herkese mutlu yeni yıllar…