KOL BOYU AL, HİZAYA GEEEELLLLL!
Hafta sonu duyup öğrendiğim bir haber sonuç alıcı yönüyle hemen ilgimi çekiverdi.
Konuya duyarlılık gösterdim. Çünkü önemliydi.
Olayın sonuç alıcı boyutu şöyle: Siz büyük bir alanda kurulu yerleşkede konut sahibisiniz. İlçemiz de deniz kıyısı, kum, güneş kenti ya o büyük yerleşke içindeki konutunuzu yaz boyunca, haftalık aylık ya da mevsimlik olarak kiraya veriyorsunuz.
İşler yolunda gidince de bir başka konut ediniyorsunuz. Onu da aynı yolla yabancılara kiraya veriyorsunuz. İlgi çok, kiraya verme işi iyi girdi getirince ne olacak? Daha başka başka konutlar edinmeye yöneleceksiniz. Hazırda paranız yoksa da bankalara borçlanıp işi öyle kotaracaksınız. İşin seyri olmuş ballı, kaymaklı bir hâl almış. Artık durmak da yok; daha başka konutlar edinmede çekince tanımıyorsunuz.
İşin ise bir başka yönü var. Hiç olmaz olur mu? Yerleşke sakinlerinin oluru alınmadan da bu işler kotarılamıyor. Alt ya da üst komşusunun kapısı önünde iki düzineye yakın çift ayakkabıyı görüp de dellenmemek de olmuyor. Yok efendim hısımların gelmişlerdi, yok efendim tanıdık eş, dost geçerken uğramışlardı, sözlerini kim yutar?
Bol keseden getiri sağlamanın görünür kayıtlı yanı ise internet üzerinden yapılan ilânlar. O ilân içerikleri hele bir de iki konaklama işletmesi arasında ise işin ilgili resmî kurum ve kuruluşların yaptırım uygulama alanından kurtulmasına da olanak yok! Kendi ayaklarına kurşun sıkmış da oluyorlar.
Yerleşke yönetimlerinden ise olur almanın hiç kolayı yok; kişiler o gidişata dün de bugün de oldum olası zaten karşılar.
Konaklama işletme sahipleri ise bu işlerin yıllardır kendi getirilerine ket vurduğunun elbet ayırdındalar. Kesik attırabilmenin hep düşüncesindeler.
Hazine tam takır olunca, merkezî yönetim, ister istemez o boyuta da el atıveriyor.
Başlıca konaklama hizmeti veren kentimizde durumda büyük değişiklik yaşanmakta imiş. Konaklama işletme sahipleri işin üzerine üzerine gidilmesini sağlıyorlarmış. Öylelikle kayıt dışılığın da önü alınmaktaymış.
Şimdi dananın kuruğu da elbet kopacak. Banka borçlanmalarıyla kısa, orta ve mevsimsel süreler ile kiralık konaklama işlerine girmiş, sözde, cin, şeytan kişiler, darman duman olacaklar. Vay onların hâllerine! Yandı güzelim keten, kâğıt helva!
Bu tür kayıt dışılığı önleme iş ve işlemleri yıllar öncesi yapılacaktı ki hazineye para giriş akışı da öylelikle hızla artmalıydı.
Bizim 657 sayı Devlet Memurları Yasamız vardır. O da doğru dürüst işletilmez. Kişi eğitmendir, orman işletmelerinde ya da devlet bankalarının birinde kamu görevlisidir. İyi de o anılan yasa gereğince hareket ediliyor mu sanıyorsunuz?
Kimi özel ders veriyor. Kimi pamuk, pancar, tütün ekim-dikim işi yapıyor; dağ bayır gezerek arıcılık yapıyor… Araç alıp satıyor… Seçim zamanı da hane hane gezip dolaşarak kendisini bağıtladığı, davasını güttüğü, eğilim gösterdiği yan için gemi azıya alıp gece-gündüz küçük ekipler hâlinde çalışıyorlar.
İyi de yasa bütün bu boyutu yasaklamış. Kamu görevlisi kendi adına bütün o saydığım işlerden gelir elde etmeye yönelemez! Efendim, kendi adına yapmasa bile bir yolunu bulur işte, diyeceksiniz.
Konaklama boyutunda, yerleşke yönetimine, siz getiri amaçlı konutumuzu kiraya vermiş değiliz, hısım-akrabamız çıkıp gelmişler, onlar kalıyorlar. Yahut ta dost ve arkadaşlarımız geçerken uğramışlar. Biz de gelin, birkaç gün kalın, dedik, diye işin üstünü örtmeye çalıştığınızda, karşınızdakiler yutuyorlar mı?
Beden eğitimi derslerinde, bizim öğrendiğimiz bir komut vardır. “Kol boyu al, hizaya geeeelllll” denildiğinde hızla hareketlenir; iki kolumuzu öne uzatır, öndeki arkadaşımızın iki ayrı omzuna parmak uçlarımız ancak değecek biçimde geriye uzaklaşır, birbirimizin ardına, boy uzunluğu sıramıza göre hemen dizilir, öylece sınıfça düzgün bir hâl alırdık. Bize böyle belletilmişti.
Şimdi şu aralar da bizim o beden eğitimi dersimizde olduğu gibi “Kol boyu al, hizaya geeellll(!)” zamanıdır. Kimsenin kül yutacak hâli kalmamıştır.
Efendim, bizi AB’ye almıyorlar, denilip duruluyor, değil mi? Niye almıyorlar? İki yakanız bir araya gelmiyor. Dipten tırnağa kirli işlere battığın gün gibi ortada. Kayıt dışılığın diz boyu olduğu; yasaların yerli yerinde çalıştırılamadığı, yenilir, yutulur yanı olmayan koca bir ülkesin. Çekici yanların varsa da çirkinlik yanların hiç de az değil! Sonuç, kapı dibinde beklesinler efendim, olmuyor mu?
Dedim ya, bir daha diyerek konuyu bağlayayım: Kol boyu al, hizaya geeellll! İşte o kadar! Bu boyutun başkaca kaçarı da göçeri de yok efendim, yok…
Herkese iyi haftalar…